İçeriğe geç

C grubu zemin depreme dayanıklı mı ?

Geçmişte sınırlı veriyle karar vermek zorunda kalmış bir ekonomi araştırmacısı olarak şunu söylemeliyim: elimizde, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nde açıkça “C grubuna zemin” diye anılan bir sınıf tanımı yok; ancak yaygın inşaat literatüründe “A, B, C, D grupları” şeklinde sınıflandırma yapılmakta ve “C grubu zemin” ifadesi genellikle orta‑yoğunlukta, taşlaşmış kaya ve sıkı kum arasında kalan, yapı için risk oluşturma potansiyeli olan bir zemin tipi anlamına gelmektedir. ([naturalelektrik.com.tr][1]) Bu durumda “C grubu zemin depreme dayanıklı mı?” sorusu, yalnızca mühendislik açısından değil; ekonomik perspektiften de oldukça anlamlıdır. Çünkü zemin sınıfı gibi teknik bir parametre, bireysel yatırım kararlarını, piyasa fiyatlarını ve toplumsal refah düzeyini etkileyebilir. Aşağıda bu konuya ekonomi açısından odaklanarak, kaynakların sınırlılığı, tercihlerin sonuçları ve gelecekteki senaryolar çerçevesinde bir değerlendirme sunuyorum.

Giriş: Kaynakların sınırlılığı ve seçimlerin sonuçlarına dair bir ekonomi perspektifi

Ekonomistler bilir ki kaynaklar — finansal sermaye, insan sermayesi, bilgi ve teknik kapasite — sınırlıdır. Bu bağlamda, bir yapı projesinde zemin etüdü yapmak veya zemin iyileştirmesine yatırım yapmak da bir maliyet unsuru olarak çıkar karşımıza. Zemin sınıfının tespiti, zemin iyileştirme maliyeti, yapı sigortası ve olası hasar riski bu kaynakların nasıl bölüştürüleceğini belirler. “C grubu zemin” gibi orta düzey risk taşıyan bir zeminle karşılaşıldığında, yatırımcı ve kamusal aktör arasında seçimler devreye girer:
– Yatırımcı: Daha düşük maliyetli bir zeminde yapılaşmak ister ama aynı zamanda risk prime (risk primi) ödemek zorunda kalabilir.
– Toplumsal düzeyde: Riskli zeminlerde yükselen yapılaşma, afet sonrası kamu kaynaklarının devreye girmesine, yeniden yapılanma ve sosyal yardım maliyetlerine yol açabilir.

Dolayısıyla “C grubu zeminin depreme dayanıklı olup olmadığı” sorusu yalnızca mühendislik değil, ekonomik tercih, piyasa davranışı ve kamu maliyesi açısından kritik bir kavramdır.

Piyasa dinamikleri: Zemin sınıfının ekonomik etkileri
Fiyatlama ve risk primi

“C grubu zemin” üzerinde bir arsa veya yapı hakkı yatırımcıya sunulduğunda piyasa bunu farklı algılayabilir. Eğer zemin A ya da B sınıfı ise — yani daha sağlam/sert zemin — inşaat riski düşer, yapı değeri yükselir ve bu durum arsa değerlerine yansır. Oysa C grubu için risk orta düzeydedir. Bu şu sonuçları doğurabilir:
– Arsa fiyatlarında indirim beklentisi oluşur: “Zemin sınıfı C, bu yüzden risk var” algısı fiyatları geri çeker.
– Sigorta şirketleri veya kredi verenler için risk primi artabilir: Yapının ya da arsanın risk düzeyi arttıkça, finansman ya da sigorta maliyeti yükselir.
– İnşaat maliyeti artabilir: Zemin iyileştirmesi, temel sisteminde daha karmaşık kararlar söz konusu olabilir → bunun yansıması proje bütçesine olur.
Yatırım tercihi ve döngüsel etkiler

Yatırımcı açısından bakıldığında, C grubu zeminle karşılaşmak iki türlü davranışı tetikler: Ya “risk kabul edip” daha az maliyetli arsa üzerinde yapılaşma yapar; ya da “güvenli tercihe yönelerek” A/B zeminlerine yönelir. İkinci durumda A/B zeminlerinde fiyat artışı ve yoğunlaşma, C grubu bölgelerinde ise görece kullanım azlığı ortaya çıkabilir. Bu duruma göre:
– Talep, güvenli zeminlere kayarsa: A/B zeminlerinde konut/işyeri değerleri artar, C grubu zeminlere yönelik arz‑talep dengesi bozulabilir.
– C grubu zeminlerde yatırım teşviki ya da kamusal müdahale gerekliliği doğabilir: Örneğin altyapı iyileştirmesi ya da zemin güçlendirme programları ile “orta düzey riskli” alanlar cazip hale getirilebilir.
Toplumsal refah ve dışsallık

Ekonomi açısından bireysel kararların toplumsal sonuçları vardır. Bir yapı C grubu zeminde yapılır, kişi riskin farkındadır ancak maliyeti azaltmak için iyileştirme yapmayabilir. Bu karar aşağıdaki dışsallıkları yaratabilir:
– Deprem sonrası devletin ya da sigorta sisteminin devreye girme zorunluluğu: Yıkım sonrası kamusal kaynak kullanımı artar, bu da vergi yükünü, kamu borcunu yükseltebilir.
– Sigorta erişimi ve prim sorunları: Risk yüksek zemin üzerine inşa edilen yapılar sigorta şirketleri tarafından ya imkânsız ya da çok yüksek primle karşılanabilir → ekonomik eşitsizlik artabilir.
– Uzun vadede yapı stokunun kalitesi düşebilir: C grubu gibi orta düzey riskli zeminlerde yoğunlaşma artarsa, şehirde genel yapısal güvenlik düzeyi düşer, ekonomik refah potansiyeli zarar görür.

Bireysel kararlar: Yatırımcı, mal sahipleri ve mühendislik tercihi

Bir mal sahibi ya da yatırımcı olarak karar sürecini düşünelim:
1. Zemin etüdü yaptırma maliyeti: C grubu olabilir mi? Ekstra testler gerekir mi?
2. Zemin iyileştirme maliyeti ve faydası: Yatırımcı açısından “bugün ekstra ödeme yapayım mı, yoksa riski kabullenip daha düşük maliyetle ilerleyeyim mi?” diye bir tercih söz konusu.
3. Geri dönüş süreci: Eğer iyileştirme yapılmazsa olası deprem sonrası hasar riski yüksek. Bu risk, yapı değerine, sigorta maliyetine ve kredi erişimine yansır.

Bu üç adımda “C grubu zemin” ifadesi bir karar noktasına dönüşür. Yatırımcı şunu düşünür: “Eğer bu zeminde temel maliyetini artırırsam, uzun vadede yapı değer artışı ve güvenlik sağlanır mı?” Bu noktada ekonomi devreye girer: Bugünkü maliyetle gelecekte daha düşük riskli bir ödeme yapma seçeneği arasında bir tercih yapılır.

Toplumsal refah ve geleceğe yönelik senaryolar
Senaryo A: İyileştirme yapılmaz, C grubu zemin yoğun kullanılır

Bu senaryoda ekonomik aktörler kısa vadede maliyeti düşük seçer, birçok yapı C grubu zemine oturur. Sonuç olarak:
– Arsa ve yapı maliyetleri düşük tutulabilir, konut fiyatları görece uygun olabilir.
– Ancak deprem sonrası toplumsal maliyet artar: Kamu kaynakları devreye girer, sigorta sistemleri zorlanır, yeniden yapılanma maliyeti yüksek olur.
– Ekonomik verimlilik düşebilir: Güvenli olmayan yapı stoğu üretim, işgücü, sermaye açısından risk oluşturur.
Senaryo B: İyileştirme yapılır, C grubu zemin iyileştirilerek güvenli hale getirilir

Bu ikinci senaryoda hem yatırımcı hem kamu bir “önlem” seçer. Ekonomi açısından:
– Yatırım maliyeti artar, ancak risk azalır. Bu riske karşılık daha yüksek yapı değeri, daha düşük sigorta primi, daha uzun kullanım ömrü ile dengelenebilir.
– Toplumsal refah artar: Afet sonrası yük azalır, şehir genelinin yapı stoğu güvenli hale gelir, yatırımcı güveni yükselir.
– Piyasa dinamikleri değişir: Güvenli zeminlerde arz/ta­lep dengesi hızlanır, bölge değerleri yükselebilir. C grubu zemine yönelik iyileştirmeler yeni bir yatırım fırsatına dönüşebilir.
Geleceğe bakış

Türkiye’nin deprem kuşağı üzerinde yer alması, şehirleşme ve nüfus yoğunlaşması gibi süreçlerin eşlik etmesiyle, zemin sınıfı meselesi sadece teknik değil ekonomi-politika konusu haline gelmiştir. C grubu zeminler, “orta düzey riskli” olarak değerlendirildiğinde, ekonomik aktörlerin tercihlerini belirleyen kritik bir değişken haline gelir. Eğer piyasa bu riski açık şekilde fiyatlayabilirse — örneğin C grubu zeminde yapılaşmanın maliyeti ve sigorta primi daha yüksek olacak şekilde — kaynaklar daha verimli yönlendirilebilir. Aksi halde, yatırımcılar düşük maliyetli yapılaşma yoluna giderken toplumsal risk artabilir.

Kısaca: C grubu zemin de otomatik olarak güvenli değil, ama “depreme dayanıklı” olup olmaması büyük ölçüde yapılan mühendislik müdahalesine, yatırımcının risk algısına ve kamu‑politikalarına bağlıdır. Ekonomi açısından bakıldığında ise bu, bireysel tercihlerin ve piyasa mekanizmalarının toplumsal sonuçlarla nasıl bağlantılı olduğunu gösteren bir örnek teşkil eder.

Sonuç

“C grubu zemin depreme dayanıklı mı?” sorusu mühendislik olarak “şehir‑uygulamalara, zemin iyileştirmesine, yapı kalitesine bağlı” diye yanıtlanabilir. Ekonomi perspektifinden ise bu soru şu anlamlara gelir: kaynakların doğru kullanımı mı yoksa kısa vadeli maliyet tasarrufu mu tercih edilecek? Piyasa dinamikleri, bireysel karar verme süreçleri ve toplumsal refah arasındaki bağlantı burada netleşiyor. Eğer yatırımcılar ve kamu birlikte risk‑ödüllendirme mekanizmalarını işler hale getirirse, C grubu gibi orta düzey riskli zeminler bile sürdürülebilir bir yatırım alanına dönüşebilir. Yoksa ertelemeler, eksik iyileştirmeler uzun vadede hem ekonomik verimliliği hem de toplumsal güvenliği zayıflatabilir.

[1]: “Zemin Sınıfları Nelerdir – Enerji Dolu Hikayeler”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

elimar.com.tr Sitemap
bets10