İçeriğe geç

Peygamberimizin son peygamber olmasına ne denir ?

Peygamberimizin Son Peygamber Olmasına Ne Denir?

Peygamberimizin son peygamber olmasına, yani “Hz. Muhammed’in son peygamber olması” meselesine girdiğimizde, aslında çok ciddi bir soruyla karşılaşıyoruz: “Gerçekten bu durum ne anlama geliyor?” Hem inanç hem de tarihsel bakış açılarından oldukça önemli bir konu olsa da, çoğu zaman bu meseleye çok fazla derinlemesine inilmeden, sadece kabullenilerek geçiliyor. Ama bence bu soruya biraz daha cesur ve eleştirel bir açıdan yaklaşmak, düşünceyi sorgulamak da bir o kadar önemli. Hadi, gelin bu meselenin güçlü ve zayıf yanlarını birlikte tartışalım.

Son Peygamber Olma İfadesinin Güçlü Yanları

Öncelikle, son peygamber olma durumunun güçlü yanlarına değinelim. İslam’ın temel öğretilerinden biri olan bu ifade, aslında hem bir son hem de bir başlangıç. Yani bir dönem noktası koyan, her şeyin nihayet bulduğu bir kapı gibi. Peygamberimizin son peygamber olduğuna inanmak, tüm insanlık için bir yön göstermeyi amaçlayan bir öğretiye dayandığı için bir tür kesinlik sağlıyor. Bu, inançlı bir Müslüman için önemli bir referans noktası. “Bundan sonrası artık farklı bir şey değil,” diyor, “her şey tamamlanmış ve eksiksiz.”

Son peygamber olması, tüm dinî öğretilerin sona erdiği, artık insanlara Allah’ın kelamını ulaştıracak birinin gelmeyeceği anlamına gelir. Eğer bir peygamber daha gelmiş olsaydı, önceki öğretiler eksik kalmış olacaktı, değil mi? Ama bu yaklaşımda bir problem var mı? Gerçekten de öğretiler, insanlara gereken her şeyi vermiş mi?

İyi tarafı: Bütün peygamberlik müessesesi bir noktada tamamlanmış ve Allah’ın kelamı son halini almış oluyor. Bir son olarak, bu, İslam’ın evrenselliği ve tüm insanlık için geçerli olduğu anlamına geliyor. Bir yerde, “Artık her şey netleşti!” deniyor. Hem bir rahatlama, hem de güvenli bir liman gibi.

Son Peygamber Olma İfadesinin Zayıf Yanları

Ama, gelin biraz da bu “son peygamber” meselesinin zayıf yanlarına bakalım. Yani, bu ifadenin potansiyel olarak neden sorun yaratabileceğini tartışalım.

Öncelikle, İslam’a göre son peygamberin gelmiş olması, aslında “hiçbir şeyin değişmeyeceği” bir dünya görüşünü de beraberinde getiriyor. Bu, bence zaman zaman insanın düşünsel gelişimiyle çelişiyor. Düşünsenize, bir konuda sabit bir noktaya gelmek, evrensel bir doğruluğu kabul etmek, ilerlemeyi durdurmak gibi bir şey. Bu aslında tarihsel olarak da problemler yaratabiliyor. Çünkü dini inançlar, zamanla toplumsal yapılarla birleşip evrimleşiyor. Din, insanın sadece manevi değil, toplumsal gelişimine de etki ediyor.

“Son peygamber” ifadesi, özellikle çağdaş dünyada tartışma yaratabilecek bir mesele. Çünkü günümüz dünyasında insanlık sürekli değişiyor. Teknolojik, kültürel, ve sosyo-ekonomik değişimler bu kadar hızlıyken, geçmişin anlayışları bir noktada geçerliliğini yitiriyor olabilir mi? Son peygamberin gelmiş olması, bir bakıma sadece geçmişe odaklanmamıza sebep oluyor ve belki de geleceğe dair daha açık fikirli olmamıza engel oluyordur.

Kötü tarafı: Eğer “her şey tamamlandı” düşüncesine saplanırsak, belki de değişen dünyada dini öğretileri nasıl daha iyi anlayabiliriz, nasıl daha evrensel bir bağ kurabiliriz sorularını es geçiyor olabiliriz. Bunu sorgulamak ve tartışmak, hele ki günümüzün sorgulayıcı ve eleştirel zihniyetinde gerçekten önemli bir yer teşkil eder.

Son Peygamber Olmak: Güvenli Bir Alan mı?

Peygamberimizin son peygamber olması meselesi, sadece dinî açıdan değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik bir rahatlık da sağlar. “Son peygamber olduysa, başka bir şey gelmeyecekse, demek ki yanlış yapmamışızdır,” düşüncesi bir bakıma bireyleri ve toplumu güvenli bir alana yerleştirir. Bu, bir tür “tamam, artık başka bir şüphe yok” diyen bir yaklaşım olabilir. Ama güvenli bir alan kurmak, aynı zamanda yeni bir şeyleri keşfetmekten korkmak demek de olabilir. Gerçekten her şeyin tamamlanmış olduğu, artık başka bir şeyin gerekli olmadığı bir dünya, insanı geliştiriyor mu, yoksa “değişme” fikrinden kaçmamıza mı sebep oluyor?

Burada durup düşünmek lazım: “Gerçekten her şeyin tamamlandığını kabul etmek, yeniliğe ve değişime kapalı olmak mı demek?”

Tartışmaya Açık Bir Soru: Yeni Bir Peygamber Gelemez mi?

Şimdi gelelim, can alıcı soruya: Son peygamberin gelmiş olduğu ve başka bir peygamberin gelemeyeceği fikri aslında insanı biraz duraksatıyor. Çünkü bu durumu mantıklı bir biçimde tartışmak bile kolay değil. Ama bir şey var: İnsanlık değişiyor. Belki de sadece eski peygamberlerin öğretileri değil, yeni bir bakış açısına da ihtiyaç var. Tabii, bu “yeni peygamber” fikri, çok uç bir düşünce gibi gelebilir ama sosyo-kültürel evrim, bu kadar hızlı değişen bir dünyada, aslında böyle bir düşünceyi de doğurabilir.

Sonuç: “Son Peygamber” Düşüncesine Eleştirel Bakmak

Son peygamber olma durumu, hem güçlü hem de zayıf yönleri olan bir konudur. Güçlü yönü, belirli bir öğretinin tamamlandığını ve artık insanlara doğru yol gösteren bir liderin olduğunu anlatırken; zayıf yönü, değişimin ve gelişimin önünü kısıtlayan bir sabırlı olma durumuna yol açabilir. Fakat önemli olan, bu meseleyi sadece kabul etmek değil, üzerinde düşünmek ve tartışmak. Çünkü her şey “tamamlanmış” olabilir, ama her dönemin kendine has soruları ve zorlukları da olacaktır.

Sonuçta: Son peygamber meselesi, kabul etmek kolay olsa da, sürekli sorgulamak, farklı bakış açılarını görmek gerekiyor. Belki de Peygamberimizin son peygamber olması, sadece bir başlangıçtır, çünkü her şeyin sonu olduğu kadar, yeni bir şeyin başlangıcı da olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

elimar.com.tr Sitemap
ilbet canlı maç izlebets10