İçeriğe geç

Nesli tükenen hayvanlar nereye bildirilir ?

Nesli Tükenen Hayvanlar Nereye Bildirilir?

Hayatım boyunca doğaya olan ilgim hep devam etti. Küçükken, annemle birlikte hafta sonları Ankara’nın eteklerinde yürüyüşler yapardık. O zamanlar hiç fark etmesem de, yürüdüğümüz yollarda nadiren gördüğümüz bazı hayvan türlerinin artık kaybolduğunu, doğanın hızla değiştiğini bugün çok daha iyi anlıyorum. Her şeyin bir yerinde bir denge var; doğada da. Ancak bu denge bozulduğunda, işte o zaman nesli tükenen hayvanlar gündeme geliyor. Peki, bu türleri nasıl bildiririz? Birini gördüğümüzde, birinin kaybolduğunu fark ettiğimizde nereye başvurmalıyız? Gelin, birlikte bu soruyu cevaplarken, veriyle harmanlanmış bir hikâyeye dalalım.

Doğanın Nefesini Dinlerken: Kaybolan Türler

Doğada kaybolan bir tür, aslında sadece bir hayvan ya da bitki değil; ekosistemin bir parçasının kaybolması demek. Bu parçalar bir arada çalışarak, doğanın denge içinde yaşamasını sağlıyor. Hadi biraz daha somutlaştıralım: Ekonomist olmam ve sayılarla uğraşmam hayatımın bir parçası olsa da, doğanın dilini de anlamaya başladım. Mesela, 2019 yılında Türkiye’de nesli tükenen ya da tükenme tehlikesi altında olan 150’den fazla hayvan türü vardı. Bu veriler, beni hem üzmüş hem de harekete geçirmişti. Çünkü bu sayılar sadece raporlarda kalıyor, oysa doğada kaybolan bir türün geride bıraktığı boşluk, hepimizi etkiler.

Nesli Tükenen Hayvanlar ve Hukuki Çerçeve

Ankara’daki küçük evimde bilgisayarımda araştırma yaparken, Türkiye’de nesli tükenen ya da tükenmekte olan hayvanların bildirimiyle ilgili birkaç yasal çerçeve olduğunu öğrendim. Türkiye, 1992 yılında kabul edilen Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne taraf oldu ve bu, ekosistemlerin korunması adına önemli bir adımdı. Ancak sadece bu çerçeve yeterli değil. Doğada kaybolan bir türü bildirmek, aslında toplumun sorumluluğudur.

Nesli tükenen hayvanlar nereye bildirilir sorusunun cevabı, ülkemizde çevre ve doğa koruma alanındaki en yetkili kurumlardan biri olan Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne gidiyor. Eğer bir hayvan türü tehlike altında ise, bunun bildirilmesi için ilk adım olarak bu kurum en doğru yerdir. Tabii, her zaman olduğu gibi, burada da teknolojinin gücünden faydalanmak mümkün. Çevreye duyarlı birçok kişi, bu tür bilgileri dijital platformlar üzerinden de aktarabiliyor. Bununla birlikte, sahada doğa yürüyüşü yapan birinin, kaybolan bir türü fark etmesi halinde, o türü en kısa sürede bildirerek korunmalarını sağlamak, hem bireysel hem de toplumsal sorumluluk oluyor.

Tükenmeye Yüz Tutan Türlerin Durumu

Birçok kişi nesli tükenen hayvanları “uzak bir yerlerde, belki de Afrika’da” gibi düşünür. Ancak, gerçek çok daha yakından! Türkiye’de nesli tükenmeye yakın olan türlerden biri de Türk Yaban Koyunu. Bu koyun, aslında çok bilinen bir tür değil ama benim gibi doğaya ilgi duyan birinin çok rahatlıkla fark edebileceği bir tür. Yavaş yavaş kayboluyor, çünkü insanların müdahalesi ve habitatlarının yok olması bu türü tehdit ediyor. Böyle bir durumu fark ettiğimde, ne yapmam gerektiği sorusu kafama takıldı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü üzerinden bildirimin nasıl yapılacağına dair araştırmalara başladım. Bildirim işlemi aslında oldukça basit; sadece doğru bilgileri iletmek gerekiyor. Kimi zaman doğrudan bir telefon çağrısı, kimi zaman da kuruma yapılan çevrim içi bildirimlerle bu türlerin korunmasına katkı sağlanabilir.

Sosyal Medya ve Teknolojinin Rolü

Bir de sosyal medya var tabii! Teknolojiyle büyümüş bir nesil olarak, sosyal medyanın etkisini göz ardı etmek mümkün değil. İnsanlar Twitter’da, Instagram’da, hatta bazen TikTok’ta, kaybolan ya da tehlike altında olan türleri paylaşıyor. Bu tür paylaşımlar bazen tek bir kişinin farkındalığını artırıyor, bazen de bir kampanyanın parçası oluyor. Örneğin, 2020 yılında sosyal medyada yoğun olarak paylaşılan bir kampanya, Kızıl Yelkovan kuşunun korunmasına yönelik farkındalık yaratmıştı. Bu türün kaybolmaması için yapılan çağrılar, bir anda Türkiye’nin dört bir yanından geniş bir kitleye ulaştı. Bununla birlikte, bu gibi sosyal medya hareketlerinin kamuoyunu etkilediğini, resmi mercilerin de bu tür verileri toplamakta kullandığını unutmamak gerekir.

Sonuç Olarak

Nesli tükenen hayvanlar sadece birer sayı, grafik ya da rapor değil. Onlar, doğanın bir parçası ve her birinin kaybolması demek, doğanın bizlere sunduğu nimetlerden birinin eksilmesi demek. Bir hayvanın kaybolduğunu fark ettiğimizde, doğru mercilere bildirmek, hem o türün hem de ekosistemin korunması adına önemli bir adımdır. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü gibi resmi kurumlar, bu türleri kayıt altına alarak, gerekli adımları atmaktadır. Ve unutmayın, teknoloji ve sosyal medya sayesinde bu tür bilgilerin paylaşılması, aynı zamanda farkındalık yaratmaya da yardımcı oluyor.

Eğer bir gün yolunuz bir ormana ya da dağa düşerse, gözlerinizi dört açın. Belki de o gün gördüğünüz bir tür, bir daha hiç gözlerinizin önüne gelmeyecek. İşte o zaman, doğru bildirimleri yaparak, doğanın korunmasına katkı sağlamak da sizin sorumluluğunuz olacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

elimar.com.tr Sitemap
ilbet canlı maç izlebets10